İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi kararını tanımamasına tepki gösterdi
DÜZGÜN Parti Sözcüsü Kürşad Güçlü; Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin, Anayasa Mahkemesi’nin tutuklu Milletvekili Can Atalay hakkında verdiği hak ihlali kararını tanımayarak, ihlal kararına olumlu oy veren üyeler hakkında suç duyurusunda bulunmasına tepki gösterdi. Güçlü, “Maalesef hak, hukuk ve adalet mahkemeler eliyle tesis edilemediği gibi, ülkenin adalet kaleleri de siyasi iktidar eliyle darbe indiriliyor. Bu karar, bölücülüğün bir kez daha ortadan kaldırılması girişimidir” dedi. Yetkiler, hukukun üstünlüğü, mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı Bilinmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti bir hukuktur “Devletin de, mahkemelerin de meşruiyetinin kaynağı Anayasamızdır. Hükümetin hukuku iktidarını pekiştirmek, Anayasa Mahkemesi’ni itibarsızlaştırmak ve mahkemeler üzerinden gösteriş yapmak için araç olarak kullanmasına izin vermeyeceğiz” dedi.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkındaki “seçilme hakkı” ile “kişi hürriyeti ve güvenliği” haklarının ihlal edildiğine ilişkin kararına uyulmaması gerektiğine hükmetti. Daire, ihlal kararına olumlu oy veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında “yargı aktivistliği” suçlamasıyla suç duyurusunda bulundu. Bakanlık aynı zamanda Atalay’ın milletvekilliğinden çıkarılma sürecinin başlatılması yönündeki kararı da TBMM Başkanlığı’na gönderdi.
İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Güçlü, sosyal medya hesabından şu değerlendirmeyi yaptı:
“100 yıllık Cumhuriyetimizde ne yazık ki büyük bir hukuk skandalı daha yaşandı. Yargıtay, Can Atalay’ın haklarını ihlal eden Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Anayasa Mahkemesi’nin kararları ortaya çıktı. Yürütme ve yargı organları, idari makamlar, gerçek ve tüzel kişiler açısından bağlayıcı olması Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi kararına uymaması Hukuken açıklanamayan Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulması, ‘Artık Türkiye’de hiçbir vatandaşın hukuki güvencesi yok’ anlamına geliyor. Ne yazık ki hak, hukuk ve adalet mahkemeler aracılığıyla tesis edilemiyor ve ülkenin adalet kaleleri siyasi iktidar eliyle darbe indiriliyor.
Bu karar, kuvvetler ayrılığını, hukukun üstünlüğünü, mahkemelerin bağımsızlığını ve tarafsızlığını bir kez daha ortadan kaldırmaya yönelik bir girişimdir. Bilinmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir ve hem devletin hem de mahkemelerin meşruiyet kaynağının Anayasamızdır. “Hükümetin kanunu, gücünü pekiştirmek, Anayasa Mahkemesi’ni itibarsızlaştırmak ve mahkemeler aracılığıyla gücünü göstermek için bir araç olarak kullanmasına izin vermeyeceğiz.”